Haber merkezi - Cumhuriyet Halk Partisi Karadeniz Ereğli İlçe Kadın Kolları Başkanı
Naile Bingöl,17 Şubat Perşembe, saat 11.00’da yaptığı yazılı basın açıklamasında
şu ifadelere yer verdi:
“96 yıl önce, Türk Medeni Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi.
Başta
ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, eşitlik ve demokrasi
mücadelesinde bize güç katan tüm devrimcileri sevgi, saygı ve şükranla
anıyoruz. Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi, kadının insan hakları
açısından dev bir adımdır. Bu yasa kadını ve erkeği yurttaşlık temelinde
eşitlemiştir. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin
düzenlemeler kaldırılmış, tek eşle evlilik esası getirilmiştir. Kadınlara
boşanma, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras, velayet hakkı ve malları
üzerinde tasarruf yapma hakkı tanınmıştır.
TARİHİ DEĞİŞİKLİKLER…
1 Ocak 2002
tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu ile de aile hukuku kuralları
günün değişen koşullarına uygun hale getirilmiştir. “Aile reisi kocadır” hükmü
değiştirilmiş, evlilik birliğinde kadın ve erkeğe eşit söz hakkı tanınmıştır.
“Evin seçimini kocanın yapacağı” hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi
birlikte seçmeleri hüküm altına alınmıştır. Evlilik birliğinin giderlerine
yalnız malvarlığı ile değil emekleriyle de katılabilme olanağı sağlanmıştır.
Ayrıca,
evlilik sona erdiğinde evlilik sürecinde edinilen malların paylaşımında eşler
arası eşitlik sağlanmıştır. AKP iktidarının kadın erkek eşitliğine inanmayan
zihniyeti, her geçen gün kazanılmış haklarımızı aşındırdı. 2017 yılında
“müftülere resmi nikâh yetkisi” tanındı. Böylece laik hukukun simgesi olan
Medeni Kanunu’muzla sağlanan hukuk birliği göz ardı edildi. 2021 yılında ise
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı kararı ile kadının yaşam hakkını
savunan İstanbul Sözleşmesi hukuksuz bir şekilde fesih edildi. Şimdi de kadının
nafaka hakkına göz dikildi.
BOŞANMA DAVASI SONRASI TANINAN HAKLAR…
Boşanma
sonrasında taraflara üç çeşit nafaka hakkı tanınır. Bunlar; tedbir nafakası,
iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır. Tedbir nafakası; boşanma davasının
açıldığı günden başlayarak dava süresince gerekli görüldüğü hallerde verilen
bir nafaka türüdür. Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası”
incelemelerine göre, dava sürerken müşterek çocuklar için talep edilen tedbir
nafakası oranı sadece yüzde 44’tür. Eşler için talep edilen tedbir nafakası
oranı ise yüzde 46’dır. İştirak nafakası, çocuğun velayetini alan eşe, çocuğun
bakımı, eğitimi ve korunması için ödenen nafakadır çünkü bu giderler anne ve
babanın ortak sorumluluğudur. Müşterek çocuklar için talep edilen iştirak
nafakasının oranı yüzde 61’dir.
Yoksulluk nafakası
ise boşanma davasının bitip kesinleşmesinden sonra ödenen bir nafaka türüdür.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa, geçimi için diğer taraftan mali
gücü oranında nafaka bağlanır. Düzenlemede herhangi bir cinsiyet
belirtilmemiştir. Daha çok kadının lehine olmasının nedeni, boşanma sonrasında
yoksullaşan taraf daha çok kadınlardır. Bu tablo toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinin bir sonucudur. Kaldı ki bu nafaka süresiz değildir. Alacaklının
yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde ortadan kalkar. Buna
ek olarak, alacaklı tarafın bir başkasıyla fiilen evlenmiş gibi yaşaması, işe
girerek yoksulluğunun ortadan kalkması durumunda da mahkeme kararıyla
kaldırılabilir. Ayrıca, mali durumların değişmesi halinde nafaka miktarının
azalmasına karar verilebilir. Kadınlar tarafından talep edilen yoksulluk
nafakasının oranı yüzde 70’tir, çünkü davalara taraf olan kadınların yüzde
45’inin herhangi bir geliri yoktur.
Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılında yaptığı bu çalışmaya göre, mahkemeler, nafaka taleplerinin sadece yüzde 8’ini tam olarak kabul etmiştir. Ayrıca, nafaka meblağları da kamuoyuna yansıdığı gibi milyonlar değildir. Kadınların sadece yüzde 2’si 2000 TL’nin üstünde nafaka alırken yüzde 66’sı 500 TL’nin altında nafakaya mecbur bırakılmaktadır. Şunu da hatırlatmakta fayda var: Bağlanan nafakaların yüzde 50,7’si hiç ödenmemektedir.
Ayrıca, bir gün evli kalıp ömür
boyu nafaka ödediğini iddia eden erkekleri TÜİK verileri bile yalanlıyor. 2020
yılında açıklanan TÜİK verilerine göre, Türkiye’de boşanmaların sadece yüzde
2.2’si bir yıldan az evlilikleri kapsıyor. Değerli Basın Mensupları, Şahsım
hükumetinin yaptıkları bunlarla da bitmiyor. Aile Hukukunda, “zorunlu
ara buluculuk” uygulaması getirilmeye çalışılıyor. Bu düzenleme hayata
geçirilirse; kadınlar açısından yeni mağduriyetler yaratılacak.
Örneğin, kadın şiddet uygulayan erkek ile aynı masada uzlaşmaya zorlanacak. AKP Hükumeti boşanmaları hızlandırarak, dava süresince yoksullaşan tarafa ve çocuğa bağlanan tedbir nafakasını da ortadan kaldırmayı planlıyor. Boşanma davası süresince aile konutunda kadın ve çocukların yaşamasına karar verilebiliyordu. Oysa getirmeye çalıştıkları yeni düzenlemede, kadın ve çocuklar birkaç ay içinde aile konutundan çıkarılabilecek. Zaten ödenmeyen nafakalar için ister öde, ister ödeme dönemi başlayacak. Değerli Basın Mensupları, biz bu hakları büyük mücadeleler sonunda kazandık.
Cumhuriyetimizi kadın erkek beraber kurduk.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki; eşit, demokratik, laik, sosyal hukuk
devleti olan bir Türkiye’yi yeniden hep birlikte inşa edeceğiz. Aydınlık bir
gelecek tasarısıyla kurulan Cumhuriyetimizin karartılmasına asla izin
vermeyeceğiz. Tüm kadınları ve eşitlikçi erkekleri Medeni Kanunumuza sahip
çıkmaya davet ediyoruz. Bugün bizimle dayanışma içerisinde olan kadın
platformlarını, dernekleri, duygu ve düşüncelerimizi paylaşan, çoğaltan herkesi
selamlıyoruz. Hepimiz eşit, hepimiz tok,
hepimiz güvende, hepimiz özgür oluncaya dek mücadelemiz sürecek.”
YORUMLAR