Haber Merkezi - 1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya
da 17 Ağustos 1999 depremi, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03.02'de
gerçekleşen, Kocaeli/Gölcük merkezli deprem.
Richter ölçeğine göre 7,5 (Mw) büyüklüğünde
gerçekleşti. 1939 Erzincan (7,9) depreminden sonra Cumhuriyet tarihimizde en
büyük deprem felaketi olan afet, çok büyük çapta can ve mal kaybına neden
olmuştur. On binlerce binanın yanı sıra, yollar çökmüş, köprüler yıkılmış,
birçok araç ile tesis kullanılamaz hale gelmiştir.
17 Ağustos
depremi, Marmara Bölgesi’nin yanı sıra, Ege, İç Anadolu Bölgeleri ile Batı
Karadeniz’de il, ilçe ve köyleri etkilemiş, hasarlar ve can kayıplarına neden
olmuştur.
Ankara'dan, İzmir'e,
Edirne’ye kadar geniş bir alanda hissedilen ve 45 saniye süren salınım da, resmî
raporlara göre 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralanma oldu. 505 kişi sakat
kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yeri hasar gördü…
Resmî
olmayan bilgilere göre ise yaklaşık, 50 bin ölü, ağır-hafif 100 bine yakın
yaralı olmuştur. Binlerce kişinin kayıp olduğu baza alınınca ölü sayısının
resmi kayıtlara yansıyanlardan çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık
600 bin kişi evsiz kalmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik
düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin
yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Deprem gerek
büyüklük, gerek etkilediği alanın genişliği, gerekse sebep olduğu maddî
kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremleri arasında ikinci sırada yer
almaktadır.
Batı
Karadeniz’de de, o zamanlar Bolu’nun ilçesi olan Düzce, Bolu, Zonguldak,
Karabük ve Bartın’da can ve mal kayıpları yaşanmıştı. Zonguldak ve ilçelerinde
7 kişi yaşamını yitirmişti. Artçı şoklar ve ikinci büyük deprem korkusu ve
yayılan dedikodularla halk, depremin yıkım yapmadığı yerlerde bile günlerce
evlerine girememiş, sahillerde, parklarda, meydanlarda, kumsallarda
sabahlamıştı. Araçları olanlarda araçlarında kalmış, çadır satışlarında da
büyük artışlar yaşanmıştı.
Depremin
Türkiye'nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi'nde meydana gelmiş
ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük sıkıntılara neden
olmuştur.
Deprem
kuşağında yer alan Türkiye bu afete hazırlıksız yakalanmıştı, artçı depremler
aylarca sürmüş, onlarca ülkeden kurtarma ekipleri ve maddi yardım
gönderilmişti.
Türkiye’de
her gün hissedilen ya da edilmeyen onlarca depremcik olmaktadır. Her sene 5,0’ın
üzerinde birkaç deprem yaşanıyor.
Kandilli
Rasathanesi veri tabanına göre, 2-3 senede bir de yıkıcı ya da çok yıkıcı, 6-8
senede bir de afet boyutlu salınımlar olmaktadır. Her yüz yılda 1 ya da 2 kez
de tsunami (süpürtü) yaşanıyor.
Türkiye
devlet ve millet olarak 20 sene öncesine göre bu konuda çok daha bilinçlidir
ancak bu elbette yeterli değildir. 2000 yılından önce yapılan birçok bina risk
teşkil etmektedir. Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan
ülkemiz geçmişte olduğu gibi gelecekte de büyük depremlerden etkilenecektir.
Her sene
acılar tazelenerek, depremde yaşamını yitirenler dualarla anılıyor ve deprem
bilinci bir kez daha vurgulanıyor.
Depremin
yıkamayacağı tek şey BİLİNÇTİR!
Derleme: Timuçin ÖZAT
YORUMLAR