CHP Karadeniz Ereğli İlçe Başkanı Op. Dr. Eylem Ertuğrul, 29 Kasım Pazartesi yaptığı yazılı basın açıklamasında, tarım ve gıda sektöründe kriz olduğunu belirterek, durumun daha da büyüdüğünü öne sürdü.
Başkan Ertuğrul açıklamalarında şunları kaydetti:
"Bu durum halkımızın büyük bir bölümünün geçimini sağladığı tarım sektörünü de olumsuz etkilerken gıda sektörüne olan yansımaları ile bütün halkımızı etkilemiş durumda. Halkın temel besin kaynaklarından Una, şekere, yağa bakliyata zeytine peynire sürekli zam geliyor.
Kısacası Tarım ve Gıda alanında kriz büyüyor ve halkımız buna karşın çaresiz durumda. Daha dün bir zincir markette yağ 10 TL daha ucuza satılıyor diye adetlerce alındığına ve akşama bu yağdan almak için markete gittiklerinde bulamadıklarına şahit olduk. Bu duruma nasıl gelindi sorumlusu kim?? Bu soruların cevabını herkes biliyor aslında..
YÜZDE 150-300 ZAM...
Son bir yıla baktığımızda Tarımsal üretimin temel girdileri olan gübre, mazot, yem ve tarımsal ilaç gibi kalemlere her gün yeni zamlar geldiğini görüyoruz. Öylesine fiyat artışları oluyor ki yüzde 150-200-300 oranında artış rakamları artık rutinmiş gibi geliyor. Yarınları düşünmeden kısa vadede durumu kurtarmak için yapılan özelleştirmeler hammadde teminini dışa bağımlı hale getirdiğinden Uluslararası karteller istedikleri fiyatı dayatıyor ve yerli üretimin rekabet gücü kalmadığından hiç bir şey yapılamıyor.
Ekmeğin 4 Lira olacağı tartışılıyor kamuoyunda. Ekmeğin hammaddesi un, unun hammaddesi buğday. Buğday üretemezsen, ithalata bağımlı olursan ekmek 4 lira da olur, 5 lira da olur 10 lira da olur. İthalata dayalı politikalar sürdüğü sürece gün gelir ithal buğdayı da bulamazsan kıtlık bile olur.
Ülkenin neresine baksan çiftçi mağdur, tüketici perişan. patates soğan tarlada kalmış, limon dalında kalmış alan satan yok. Domates üreticisi maliyetin altında ürün satıyorum diye feryat ediyor. Halk ise ucuz ve güvenli gıdaya erişemiyor. Alım gücü kalmamış. İktidar sahipleri ise kendi sofralarında en lüks gıdaları eksik etmezken utanmadan halka eti az yemeleri, domatesi sayıyla almaları, turfanda sebze yememeleri için tavsiyelerde bulunabiliyor.
Tarım ve gıda da yaşananlara çare bulunmaz ve böyle giderse asıl tehlike önümüzdeki yıl için beklenmelidir. Çünkü çiftçi tohum alıp ekim yapamaz, ekim yapıp gübre, ilaç ve benzeri kullanmaz ise bazı bölgelerde yaşanan kuraklıkla birlikte yaşanacak üretim ve verim kayıpları direk gıda sektörüne de yansıyacak hem çiftçimiz hem de halkımız daha çok perişan olacaktır.
Örneğin fındık üreticimiz 4-5 kat artan üretim maliyetlerine karşın önümüzdeki yıl ürününü bu yıldan 2 kat fazlasına satabilecek mi? Buğday, arpa narenciye üreticisi 2-3 kat fazlasına satabilecek mi? Hadi sattı diyelim halkımızın alım gücü bunları almaya yetecek mi??
Bu durumdan çıkışın tek yolu sorunların kaynağı sistemin değişmesidir. Tarım sektörünün hammadde teminin de dışa bağımlı olmaktan kurtarılmasıdır. Çiftçiye, 5488 sayılı Tarım Kanununun 21. maddesinde yer alan Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın % 1 oranındaki destek ödemesinin tamamının hem de üretim sezonundan önce yapılmasıdır. Devletin TMO ve çeşitli kanallarla çiftçinin ürününü değeri fiyatına alarak piyasanın insafına bırakmamasıdır. Piyasadaki fırsatçılara karşı önlem alarak Kooperatifleri destekleyerek halka ucuz ve güvenli gıda arzını sağlamaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün sorunları ve çözüm yollarını biliyoruz ve iktidara geldiğimizde uzman kadrolarımızla bir plan çerçevesinde çözüme kavuşturacağız.
Çiftçimizi Uluslararası kartellerin elinden kurtarıp yerli üretimi teşvik edeceğiz. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için ucuz ve güvenli gıdaya erişimini sağlayacağız. Ama ilk işimiz ilk seçimde sistemin değişimi için çaba sarf etmek ve başarmak olacaktır."
YORUMLAR